Bir süredir ülkemizin değişik yörelerinde karanlık güçlerce gerçekleştirilen katliamlara bir yenisi daha eklendi. 17 Şubat 2016 günü Ankara’da askeri personeli taşıyan servis araçlarına yapılan bombalı saldırıda 28 kişi katledildi. Bomba yüklü bir aracın servis araçlarının yakınında patlatılmasıyla gerçekleşen bu saldırı ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehlikelerin boyutunu gözler önüne sermiş bulunuyor. Daha önce yine Ankara’da 103 kişinin katledildiği canlı bomba saldırısı, İstanbul Sultanahmet’te 11 kişinin öldürüldüğü canlı bomba saldırısı, Cizre’de yaşanan toplu katliam, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi ve benzeri olaylar son birkaç yıl içinde yaşananlardan öne çıkanlar olarak sayılabilir. 17 Şubat’taki Ankara katliamından bir gün sonra Diyarbakır’da 7 askerin şehit edildiği bir başka terörist saldırı daha gerçekleştirildi. 
Bütün bu olaylar ülkemizde sorumluluk sahibi herkesin terörün amacına ulaşmaması için bu saldırılara kararlılıkla karşı çıkması gerektiğini ortaya koyuyor. Suriye’de ve Orta Doğu’da yaşanan son gelişmeler de giderek tırmanıyor. Bu çerçevede ülkemizde kirli oyunlar oynamak isteyenler benzer saldırıları arttırabilirler. Korku ve yılgınlık yaratarak toplumsal barışı yok etmeye çalışanların amaçlarına ulaşamayacağını göstermeliyiz. Hep birlikte iç barışımızı ve ulusal bütünlüğümüzü tehdit eden bu olaylara karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Siyasal iktidar da ülkemizi uluslararası güçlerin oyun alanına çeviren ve tüm komşularımızla ilişkilerimizi bozarak, düşmanlıkları körükleyen politikalarını gözden geçirmelidir. Toplumsal kutuplaşmayı ortadan kaldıracak adımların atılması, güvenli bir gelecek için ön koşuldur. Bu nedenle toplumdaki tüm etkili ve örgütlü güçleri sorumluluk duygusu içinde davranmaya davet ediyoruz. 
Ankara ve Diyarbakır saldırılarında katledilen tüm şehitlerimize ve yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza baş sağlığı diliyoruz.