Genel Başkanımız Abdullah Karacan'ın 1 Mayıs 2012 Emek ve Dayanışma Günü'ne İlişkin Basın Açıklaması
30.04.2012 |
|
GENEL BAŞKANIMIZ ABDULLAH KARACAN'IN 1 MAYIS 2012 İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
2012 1 MAYIS’INI TAKSİM ALANINDA KUTLUYORUZ!
İşçi sınıfının mücadele günü olan 1 Mayıs’ta yine milyonlarca emekçi, demokrasi, barış ve özgürlük talepleriyle alanları dolduracaklar. Ülkemizde 2011 yılı emekçiler için çok ağır koşullarda geçti. 2012 yılı da işsizliğin ve adaletsizliğin arttığı bir yıl olarak yaşanıyor. Eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten istihdama tüm alanlarda sosyal devletin daha da küçültülmesi amaçlanıyor. 4857 Sayılı İş Yasasına göre düşük ücretli ve uzun çalışma sürelerinde çalışma yaygınlaşıyor. Sosyal güvenlik ve sağlıkla ilgili son dönemde yapılan düzenlemelerin gün geçtikçe kazanılmış haklarımızı nasıl ortadan kaldırdığı daha iyi anlaşılıyor. Bugün ayrıca kazanılmış haklarımızı ve iş güvenliğimizi ortadan kaldırmak için çalışmaların yoğunlaştırıldığını görüyoruz. “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı altında tüm işçilerin örgütsüz, düşük ücretli ve güvencesiz çalıştırılmasının yolu açılmak isteniyor. Özel istihdam büroları kurularak işçilerin amele pazarlarında alınıp satıldığı 100-150 yıl önceki çalışma koşullarına geri dönülmesi amaçlanıyor. Bütün çalışanların taşeron sistemi ile istihdamı öngörülüyor. Bölgesel asgari ücret uygulaması getirilerek açlık sınırının altında olan asgari ücretin bile yarı yarıya düşürülmesi amaçlanıyor. Kıdem tazminatının fona devredilmesi öngörülerek en temel kazanılmış haklarımızdan birisi daha yok edilmek isteniyor. Bütün bu uygulamalarla işverenlerin istedikleri işçiyi istedikleri gibi işten çıkarmalarının ortamı hazırlanıyor. Dünyada ise yine savaşlar devam ediyor. Ülkemizin yer aldığı bölgede çok sıcak gelişmeler yaşanıyor. Ortadoğu’daki gelişen olaylar Irak’ın işgaliyle başlayarak Libya’nın işgaliyle devam ettikten sonra bugünlerde Suriye üzerinde yoğunlaşan bir gündemle tüm Ortadoğu’yu yeni baştan yapılandıracak bir şekilde yol alıyor. Bölgedeki değişimlerin temelinde enerji kaynaklarının ele geçirilmesi amacı açıkça yer almasına karşılık demokratik gelişme kavramı bu amacı gizlemek için bir perde olarak kullanılıyor. Ortadoğu’daki değişim hiçbir ülkede gerçek bir demokratikleşmeye yol açmıyor. Öte yandan dünyanın dört bir yanında açlık, yoksulluk ve çaresizlik içindeki milyarlarca insan çözüm bekliyor. 2008’de başlayan ve bir türlü sona erdirilemeyen ekonomik krizin yükü dünyanın işçilerine ve emekçilerine yüklenmeye çalışılıyor. Bu uygulamalarla zengin ülkelerle, yoksullar arasındaki uçurum günden güne büyüyor. Bu dünya, bizlerin hayal ettiği, özlemini kurduğu, uğruna mücadele verdiği dünya değil. Bizler, yoksulluktan, ayrımcılıktan ve adaletsizlikten, savaş tehdidinden ve baskıdan kurtulmuş bir dünya istiyoruz. Kadınlara karşı ayrımcılığın, dayağın, tacizin, tecavüzün, töre cinayetlerinin son bulmasını istiyoruz. Çocukların makine başlarında değil, okul sıralarında olmasını, daha iyi eğitilmelerini, daha iyi beslenmelerini istiyoruz. Çocukların savaşlarla büyümesini istemiyoruz. Dünyada yoksulluğun ortadan kalktığı, herkesin çalışma olanağı bulabildiği, onurlu bir yaşam sürdürebildiği bir dünya arzu ediyoruz. Eşitlik istiyoruz. Irk, din, politik görüş, cinsiyet, sağlık ve yaş nedenleriyle ayrımcılığın olmadığı bir dünya istiyoruz. Sendikal haklarımızın tanındığı ve güvenceye alındığı, iş güvencesinin olduğu, sosyal güvenlik, eğitim, sağlık gibi sosyal haklarımızın sosyal devlet ilkeleriyle bağdaşır bir şekilde korunduğu ve geliştirildiği bir dünya ve Türkiye istiyoruz. 2010 yılında Emek ve Dayanışma Günü olarak tatil edilen 1 Mayıs’ı, 2012’de de İstanbul’da Taksim alanında kutluyoruz. Bilindiği gibi, Taksim’de 1 Mayıs 1977’de birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutlayan işçilerin üzerine ateş açılmış ve onlarca emekçi öldürülmüştür. Bu nedenle Taksim Meydanının, Türkiye’de mücadele veren işçiler için 1 Mayıs açısından büyük bir önemi vardır. Sorumluluk sahibi siyasal iktidarlardan beklenen, çalışanların hak ve özgürlüklerinin önünü açması ve 1 Mayıs 1977 katliamının sorumlularını ortaya çıkarmasıdır. Ayrıca siyasal iktidarlar işçilerin birlik ve dayanışma günü olarak kabul ettikleri 1 Mayıs’ın, özgürce ve barış içinde kutlanabilmesi için uygun ortamı yaratmalıdır. 1 Mayıs 2012, yapay olarak ortaya çıkarılan huzursuzluklara son verilmesi için bir adım niteliği taşımalıdır. O nedenle; Bizler meydanlarda taleplerimizi haykırmak için var olacağız. 1 Mayıs günü meydanlarda “Halkın yararının gözetildiği bağımsız bir ülke istiyoruz” diye haykıracağız. 1 Mayıs’ta meydanlarda “İş güvencesi” diye; “Kıdem tazminatımıza dokunulamaz” diye; “İnsan onuruna yaraşır bir iş istiyoruz” diye; “Demokratikleşme” diye, “Adalet” diye, “Düşünce özgürlüğü” diye, “Yoksulluğa hayır” diye, “İş Kazalarına Son” diye… Haykıracağız. Mücadelemiz sonuç verene, sesimiz duyulana kadar haykırmaya devam edeceğiz. Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Birlik, Mücadele ve Dayanışma günümüz!
Lastik-İş Sendikası Genel Merkez Yönetim Kurulu Adına Genel Başkan Abdullah KARACAN
|
|
|
|
ONURSAL GENEL BAŞKANIMIZ RIZA KUAS
|
ONURSAL GENEL BAŞKANIMIZ ABDULLAH KARACAN
|
|
|
|
|
|