Konfederasyonumuzun DİSK’in kurucularından ve sendikamız Lastik-İş’in Onursal Genel Başkanı Rıza KUAS bundan tam 29 yıl önce 1981 yılında aramızdan ayrıldı. Bu ayrılık hiç kuşku yok ki yalnızca fiziksel bir ayrılıktı. Bugün burada kendisini anıyor olmamız onun aramızda yaşadığının en büyük kanıtıdır. Rıza KUAS eylemleriyle, düşünceleriyle ve yaşama biçimiyle kalıcı olmuş ve ebedileşmiştir. Rıza KUAS’ın sendikal mücadelesinde, ulusal bağımsızlığımızın korunması ile demokrasi talebi iç içe geçmiş olarak ifade edilmektedir.
Değerli Arkadaşlarım,
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de demokratik gelişme ile işçi hareketinin ve sendikaların gelişmesi arasında sıkı bağlar bulunmaktadır. Ülkemiz topraklarında ilk işçi örgütü olarak 1894’te kurulan Osmanlı Amele Cemiyeti’nden başlayarak sürdürülen örgütlü mücadele, zaman zaman yaygın grevlere de yol açarak devam etmiştir. Rıza KUAS’ın sendikal mücadeleye başladığı 1960’lı yıllarda Türkiye Ekonomisi yapı değiştirmiş, Sanayileşme artmış, buna bağlı olarak işçilerin hak, özgürlük ve sendikalaşma talepleri de yükselmiştir. Böyle bir dönemde Türkiye’nin 1971 ve 80 yıllarında iki askeri müdahale yaşamış olması rastlantı sayılamaz. Nitekim 1971 müdahalesiyle sendikal özgürlükler sınırlanmış, 1980 askeri darbesi ise ülkemizi bugün de içinde yaşadığımız çıkmazlara sokmuştur.
Bu yeni koşullarda ekonomik kalkınma ve gelişme ucuz işgücü istihdamı üzerinden sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede işçilerin hak kayıpları 1980 yılında kıdem tazminatına tavan konulmasıyla başlamış, arkasından bugüne dek süren ve sosyal hakları gerileten düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 2003 yılında 4857 sayılı Yeni İş Yasası’nın çıkarılması ve 2008 yılı Ekim ayında yürürlüğe giren yeni Sosyal Güvenlik Yasası aynı sürecin uzantılarıdır. Bu dönem içinde, 1980 sonrasında yürürlüğe konulan 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Yasasıyla hak grevi yok edilmiş, toplu sözleşme hakkının kullanımı baskı altına alınmış, grev hakkı da yasaklar ve ertelemelerle neredeyse yok edilmiştir. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla yürürlüğe giren Anayasa değişiklikleri de 12 Eylül düzeninde bir değişiklik oluşturmuş değildir. Anayasa ve yasalarda, sendikal hareketi devletin ve siyasal iktidarların güdümüne sokan düzenlemeler devam ettiği gibi, ucuz işgücü ile gelişme politikasına temel oluşturan ayrıntılı yasaklar ve sınırlamalar da varlığını sürdürmektedir. Bugün 12 Eylül düzeninin 1982 Anayasasından başlayarak ortadan kaldırılması gerekliliği, önümüzde en acil görev olarak durmaktadır.
Ülkemizde 1980 sonrasında oluşturulan ve günümüze kadar gelen yönetim biçimine demokrasi diyebilmek ne yazık ki mümkün değildir. Çünkü demokrasi, toplumda farklı çıkarlara sahip kesimlerin kendilerini özgürce ifade edecek şekilde örgütlenebilmeleri demektir. Tarih boyunca ekonomik yapı üzerinde demokratik ve çoğulcu bir ortamı yaratan, işçi sınıfının ve sendikaların yürüttükleri mücadele olmuştur.
Öte yandan, bugün, ülkemizde 2001 krizinden sonra başlayan ve küresel krizle devam eden iç dengelerin yeniden kurulması sürecini yaşıyoruz. Günümüzde dünyada ve Türkiye’de sermaye güçleri ile işçi sınıfı arasındaki denge işçi sınıfı aleyhine kurumsallaştırılmaktadır. Bu doğrultudaki gelişmelere karşı başta Avrupa işçi sınıfı olmak üzere küresel düzeyde verilen mücadeleyi hep birlikte izliyoruz.
Buna bağlı olarak günümüzde ülkemiz, Rıza KUAS’ın ifade ettiği noktalardan çok uzakta bulunmaktadır. İşsizlik, gelir dağılımı bozukluğu, kayıt dışı ekonominin yaygınlığı, etnik ve dinsel kimliklere göre toplumun kamplaşması, ekonomik ve sosyal alanda yasa dışılıkların artışı, deprem riskinin bile hiçbir önem alınmaksızın önemli bir tehlike olarak devam etmesi ve anti demokratik siyasi yapının varlığını sürdürmesi, geçmiş dönemde hiçbir soruna çözüm getirilemediğinin açık göstergeleridir.
Değerli Arkadaşlarım, Sendikamız Lastik-İş, Rıza KUAS’ın önderliğiyle, geleneklerini oluşturarak bugüne ulaşmasını sağlayan birikimleri yaratmıştır. O birikimler 60 yıllık mücadele tarihinde, bir yandan sermayenin yoğun saldırılarına, öte yandan askeri darbelerin yasak ve baskılarla dolu uygulamalarına karşı direnme gücünü oluşturdu. Bu durum öncelikle sendikamız tarafından aktif bir mücadele çizgisinin sürdürülmesinde kendisini göstermektedir. Ayrıca sendikamız 4857 sayılı İş Yasası’nın kazanılmış haklarımızı ortadan kaldıran hükümlerinin uygulanmasına karşı ortaya koyduğu dirençle, Rıza KUAS’tan devraldığı mirasa başarıyla sahip çıktığını kanıtlamıştır. Bugün, sendikamız, toplumsal çıkarları temel alan bir yönetim anlayışı içinde, Rıza KUAS’ın adının verildiği çağdaş bir Genel Merkez binasına kavuşmuştur. Şube binalarımız da yenilenerek tek tek hizmete açılmıştır.
Günümüzde bir yandan dünya çapındaki ekonomik krizin sonuçları, öte yandan ülkemizin bölgemizde karşı karşıya kaldığı tehlikeler, işçi sınıfı ve sendikal hareket için en önemli sorunları oluşturmaktadır. Yıllardır uygulanan ekonomik politikalarla hiçbir toplumsal sorunun çözülemediği, işsizliğin, yoksulluğun ve gelir dağılımı dengesizliğinin giderek arttığı görülmektedir. Küresel düzeyde yaşanan son gelişmeler, yeni ve sosyal amaçlı politikalara ağırlık veren ekonomik yaklaşımların uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bölgemizdeki gelişmeler de ulusal bağımsızlığımızın korunabilmesi için mücadele etmeyi zorunlu duruma getirmiştir. Sendikamız Lastik-İş, demokratik ve barış içinde bir Türkiye yaratma mücadelesinde en aktif şekilde yerini alacaktır. Özgürlük, demokrasi, sosyal devlet, toplumsal refah ve barış bir arada talep edilerek gerçekleştirilmelidir. Ancak bunu başarabilirsek Rıza KUAS’a layık olabiliriz. Bu duygu ve düşüncelerle sendikamızın Onursal Genel Başkanı Rıza KUAS’ı bir kez daha rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Lastik-İş Sendikası Genel Merkez Yönetim Kurulu Adına Abdullah KARACAN |