Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Türkiye Cumhuriyeti
Ankara
Türkiye
Brüksel, 7 Aralık 2011
Sayın Başbakan,
Bu mektubu, farklı ulusal merkezlere ait Türk sendikaları da dahil olmak üzere dünya çapında milyonlarca işçiyi temsil eden küresel sendikal örgütler adına yazmaktayız. Sendikal haklar ve özgürlükler, küresel emek hareketinin her zaman birinci önceliği olmuştur. Türk kardeşlerimiz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin onayladığı, fakat henüz aktif bir şekilde uygulamaya koymadığı uluslar arası sözleşmelerle garanti altına alınan temel haklarını kullanmak için uzun zamandır büyük güçlükler ve zorluklarla karşı karşıya kalmışlardır. Birkaç yıldır Türkiye, işçi hakları konusunda Uluslar arası Çalışma Örgütü(ILO)’nun ve üyelik müzakereleri yürüttüğü Avrupa Birliği’nin yakın takibi altındadır.
Türk sendikal mevzuat değişiklikleri konusunda hükümetiniz,sendikalar ve işverenler arasında süren görüşmeleri yakından takip etmekteyiz. Sendikal mevzuatı uluslar arası standartlarla uyumlu hale getirerek ILO Sözleşmeleri ve Avrupa Birliği kriterlerinin bazı gereksinimlerini yerine getirmek için göstermiş olduğunuz çabanın bilincindeyiz.
Bununla birlikte hükümetinizin, özellikle sizin ve partinizin, sendikal haklar ve diğer işçi hakları da dahil olmak üzere daha fazla özgürlük vaadiyle 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirdiği Anayasal Referandum’un ardından işçi hakları konusunda daha önemli adımlar atarak daha fazla ilerleme kaydetmesini beklemekteyiz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51.maddesi, . “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.” ifadesiyle sendikaya üye olma hak ve özgürlüğünü tanımaktadır.
Buna ek olarak, Türkiye tarafından onaylanan 87 sayılı ILO Sözleşmesi, işçi örgütlerinin tüzük ve kurallar hazırlama, temsilcilerini özgürce seçme,yönetim ve faaliyetlerini organize etme, ve programlarını oluşturma hakkına sahip olduklarını belirtmektedir. Sözleşme aynı zamanda, “Kamu makamları bu hakkı kısıtlayacak veya yasal olarak kullanılmasını engelleyecek her türlü girişimden kaçınacaklardır.” şeklinde bir hüküm içermektedir.
Çalışma Bakanınızın, 2821 sayılı ‘Sendikalar Kanunu’, ve 2822 sayılı ‘Toplu Sözleşme,Grev ve Lokavt’ kanunlarının yerini almak üzere ‘Toplu İş İlişkileri Kanunu’ başlıklı yeni yasa taslağını imza için Bakanlar Kurulu’na sunduğundan haberdarız. Bu durum yasa taslağının görüşülerek yürürlüğe girmesi için öncelikli bir öneri olarak Meclis’e gitmesini sağlayacaktır.
Aşağıdaki hususların altını çizmek isteriz.
Sendika üyeliği için büyük bir engel teşkil eden noter şartının kaldırılmasından dolayı teşekkürlerimizi sunarız. Ancak, ‘e-devlet’ şeklinde olması önerilen sistem, sendika-üye ilişkilerinde hükümet müdahalesi ve kontrolünün varlığını sürdürmektedir. Bu, 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin özüne tamamen aykırıdır. Bu süreç devlet müdahalesi olmaksızın sendika ve üyelerine bırakılmalıdır.
Sektörlerin sayısının azaltılması, ve işyerlerinde başka sendikaların varlığına dayandırılarak işverenler tarafından çıkarılan yasal zorlukların artık pazarlık yetki sürecini askıya almak için bir neden teşkil etmeyeceği gerçeği konusundaki iyileştirmelerin bilincindeyiz.
Sendikal faaliyetlerin kendi tüzükleriyle belirlenmesini, sendika yetkililerinin yeniden korunmasını, hapis cezalarının para cezasına çevrilmesini, ve işten çıkarılan sendika üyelerinin bir yıl boyunca üyeliklerinin devamını sağlayan yeni kanun maddelerinin sunulması bu konuda atılan mütevazi adımlardır.
2821 sayılı mevcut yasa üzerinde yapılması önerilen bu değişikliklerin, verimli bir endüstriyel ilişkiler sistemi oluşturulmasında tamamlayıcı nitelik taşıması adına 2822 sayılı Toplu Sözleşme,Grev ve Lokavt Yasası’yla ilgili de benzer değişikliklerin yapılmasını gerektireceği kanısındayız.
Mütevazi denilebilecek ölçüdeki değişikliklere karşın, yeni taslakla ilgili derin hayal kırıklığı yaşadığımızı ifade etmek isteriz. Bu taslak, uluslararası çalışma standartlarıyla uyumlu olmadığı gibi bizim beklentilerimizi de karşılamamaktadır.
Sektör,işletme ve fabrika düzeyinde sendikal barajların varlığını sürdürmesine kesinlikle karşı çıkmaktayız. Sendikaların pazarlık yetkisi almalarının ön koşulu olarak yüzde 10 barajının %0.5’e çekilmesi önerisine rağmen, daha geniş kapsamlı sektörlerin yaratılmasından dolayı pek çok sendikanın sektör düzeyinde yetkisini kaybetmesine yol açabileceğinden bu durum örgütlenme özgürlüğüne engel teşkil etmeyi sürdürmektedir.
Ayrıca, fabrika düzeyinde toplu sözleşmeler için %50+1 zorunluluğunun varlığını sürdürmesi, işletme düzeyinde toplu sözleşmeler içinse %40+1 zorunluluğunun getirilmesinin sendikal haklar konusundaki temel ILO standartlarını ihlal eden bir uygulama olduğu kanısındayız.
Daha da önemlisi yeni taslak, işverenlerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilen yetki belgesine itiraz etmesi durumunda uzun süre devam eden yargı sürecinin çözümüne yönelik yeni bir alternatif sunmamaktadır. Sendikanın toplu sözleşme hakkı için gerekli çoğunluğu sağlayamadığı iddiasıyla dava açmak Türk işverenler ararsında oldukça yaygın bir durumdur. Bu, sendikal hakların kullanılmasını engellemek için uygulanan ortak bir yöntemdir. Zira, yasal işlemler sırasında sendika üyeleri çoğunlukla işten çıkarılmaktadır,ki bu durum yine üyelerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini gözler önüne seren bir örnek teşkil etmektedir. Bu tarz davaların çözülmesi yıllar sürmektedir. Bu durum yalnızca sendikaların özgür ve verimli bir şekilde faaliyet göstermesini engellemekle kalmayıp, aynı zamanda temel sendikal hakların özünü zedelemektedir. Yeni yasa, işçilerin bu tarz gecikmeler olmaksızın toplu sözleşme haklarını kullanmalarını sağlayacak düzenlemeler içermelidir. Gruplara yönelik toplu sözleşmelerin tanınması ve çerçeve anlaşmalarının oluşturulmasını sevindirici gelişmeler olarak görmekteyiz.Ancak, çerçeve anlaşmaları kavramının iyi tanımlanarak grev hakkıyla ilgili konuları içermesi beklenmektedir.
Son olarak, toplu sözleşme yetki işlemleri için izlenen tüm bürokratik sürecin aynen devam edeceğini hatırlatmak isteriz.
Mevcut mevzuatta hala sıkı bir şekilde denetlenen grev hakkına ilişkin bir gelişme olmamasının yeni yasa tekliflerinin ciddi ve temel bir kusuru olduğu inancındayız. Grev yasaklamaları devam etmekte ve sektörler bazında grevler ILO’nun ‘temel hizmetler’ tanımlamasının çok ötesine giden bir şekilde hala yasaklanmaktadır. Bu durum temel ILO sözleşmelerinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir.Bu yasa Bakanlar Kurulu’na yasal bir grevi kamu sağlığı ve ulusal güvenlik nedenleriyle askıya alma imkanı sağlayacaktır.
Son yıllarda kauçuk, cam sanayi ve belediyelerle ilgili davalarda Türkiye Danıştay’ının aldığı kararların yanı sıra, ILO’nun karşılaştığı sayısız örnek dikkate alındığında ‘ulusal güvenlik’ ve ‘ kamu sağlığı’ gibi belirsiz terimlerin kullanımı sık sık grev hakkının açıkça ihlaline neden olmaktadır. Aslında yeni yasayla, yerel mahkemelerin böyle muğlak kavramlar nedeniyle grevi askıya alma hakkına sahip olması mevcut mevzuata göre daha da geriletici bir etki yaratacaktır.
Siyasi,dayanışma ve genel grev yasaklarına tüm gücümüzle karşı çıkmaktayız.
Sayın Başbakan, Toplu İş İlişkileri Yasası’ndaki önerilen değişiklerin bir kısmının bazı gelişmeler sağlayacağının bilincindeyiz. Ancak,bir bütün olarak ele alındığında değişikliklerin temel sendikal hakların, örgütlenme,toplu sözleşme ve grev haklarının demokratik ve özgürce uygulanması taleplerini karşılamadığı kanısındayız. Kanun tasarısının ILO standartları ve AB normlarıyla çelişen bir dizi hüküm taşıdığına inanmaktayız.
Hükümetinizin önerilen yeni Anayasa’nın barındırdığı daha fazla özgürlükle Türkiye’yi daha demokratik bir ülke haline getirmek için çaba gösterdiğinin bilincindeyiz. Ancak, Türkiye’nin öncelikle 1980 Askeri Darbesi’nden kalma baskıcı sendikal mevzuat kalıntılarının tümünden kurtulması gerektiği inancındayız. Türk vatandaşları ve işçilerinin bu rejimden kalma sınırlamalarla haklarından yoksun bırakılmayı hak etmediklerini düşünmekteyiz.
Sizi Toplu İş İlişkileri Kanunu taslağında, işçilere daha somut ve günlük yaşamda kullanılabilir özgürlükler sunan anlamlı değişiklikler yapmaya davet ediyoruz. Büyük uluslar arası sendikal örgütler olarak, Türkiye’deki sendikacı kardeşlerimizi demokrasi,insan hakları ve sendikal özgürlükler için verdikleri mücadelede tüm gücümüzle desteklemeye devam edeceğiz.
İlginiz için teşekkürler. Mektubumuzu mümkün olan en kısa zamanda yanıtlarsanız müteşekkir oluruz.
Saygılarımızla,
Peter Waldorff Sharan Burrow
Genel Sekreter Genel Sekreter
Uluslararası Kamu Hizmetleri(PSI) Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu(ITUC)
Ambet Yuson David Cockroft
Genel Sekreter Genel Sekreter
Uluslararası İnşaat ve Ağaç İşçileri(BWI) Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu(ITF)
Beth Costa Fred van Leeuwen
Genel Sekreter Genel Sekreter
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu(IFJ) Uluslararası Eğitim(EI)
Jyrky Raina Benoît Machuel
Genel Sekreter Genel Sekreter
Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu(IMF) Uluslararası Sanat ve Gösteri Kuruluşu(IAEA)
John Evans Manfred Warda
Genel Sekreter Genel Sekreter
OECD Sendikalar Danışma Komitesi(TUAC) Uluslararası Kimya,Enerji,Maden ve Genel
İşçi Sendikaları Federasyonu(ICEM)
Philip Jennings Ron Oswald
Genel Sekreter Genel Sekreter
UNI Küresel Birlik Uluslararası Gıda,Tarım,Otel,Restoran,Yemek Hizmeti,Tütün ve Benzeri İşçi
Toplulukları Sendikası(IUF)
Klaus Priegnitz
Genel Sekreter Vekili
Uluslararası Tekstil,Giyim ve Deri İşçileri Federasyonu(ITGLWF)
|