HUKUK
Güncellenme Zamanı: 20.12.2011
506 Sayılı Sosyal Sigortaları Kanunu İle İlgili Önemli Yargıtay Kararları (1992 - 2004) - 506 / m.6

506 / m.6
2709/m.1
1086/m.79,91
•Kamu Düzeni
•Hizmet Tesbiti
•İşçilik Alacakları
•Feragat
SOSYAL SİGORTALILIK, KİŞİNİN ANAYASA’DA İFADESİNİ BULAN SOSYAL GÜVENLİK HAKKINA İLİŞKİNDIR. BU NEDENLE, SİGORTALILIK HAKKINDAN FERAGAT EDİLEMEZ
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/21-54
K. 2004/54
T. 11.022004
DAVA: Taraflar arasındaki ‘Hizmet tesbiti ve işçilik alacakları’ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Uşak İş Mahkemesi’nce davanın feragat nedeniyle reddine dair verilen 27.08.2002 gün ve 2002/394 E, 465 K. sayılı kararın incelenmesi dayalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Yirmibirinci Hukuk Dairesinin 28.01.2003 gün ve 2003/358 E, 500 K. sayılı ilamı ile; Dava hukuksal nitelikçe; çalışılmasına rağmen Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin tesbitine ilişkindir. Bu yönüyle dava konusunun doğrudan 506 sayılıYasa’da öngörülen sigortalılık hak ve yükümlülüklerini etkile yeceği ortadadır. Sözü edilen sosyal sigortalılık, kişinin Anayasa’da ifadesini bulan temel sosyal haklardan olan sosyal güvenlik hakkına ilişkindir. Bu haklar ise 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesinde belirtildiği üzere vazgeçilemeyen ve devir edilemeyen haklardandır. Mahkemece davanın hukuksal niteliği gözönünde bulundurulmaksızın feragat nedeniyle işin özüne inilmeden davanın reddine dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
0 halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... gerek çesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden Dayalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosya daki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR Dava, sigortalı hizmet süresinin tespiti ve işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, dayalı işyerinde 17.07.1993 - 22.07.2002 tarihleri arasında devamlı çalıştığı halde kuruma noksan bildirildiğini beyanla, belirtilen tarihler arasında devamlı çalıştığının tespiti e kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücretinin tahsili için işveren ile Sosyal Sigortalar Kurumu aleyhine dava açmış, 27.08.2002 tarihli dilekçe ile davasından kayıtsız şartsız feragat ettiğini bildirmiş, mahkemenin feragat nedeniyle davanın reddine dair verdiği karar davalılardan kurum vekilinin temyizi üzerine yukarıda be lirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Uyuşmazlık, hizmet tespiti davasından feragat edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat, davanın taraflarından birinin (davacının) neti ce-i talebinden vazgeçmesidir (HUMK. 91). Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanama yacağı gibi (HUMK. 79), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir. Ancak bazı istisna hallerinde feragat davayı sona erdirmez. Hakim, feragate rağmen davaya devam etmekle yükümlüdür.
Bu istisnalardan biri de sosyal sigortalılık süresinin tespiti için açılan hizmet tespiti davalarıdır (Kuru Baki, İst. 2001, C: lVsh. 3654).
Bilindiği gibi feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına
 gelir. Davadan feragat neticesinde feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz (Prof Dr. İL. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri istanbul 1975 Aitıncı Be sı, sh.,479).
1982 Anayasası’nın 12. maddesine göre ‘Kerkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz devredilmez, vazgeçmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir. 60. maddede ise ‘Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir’ hükmüne yer verilmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirilecek olursa sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve teragat edilemez bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 6. maddesinde de bu ilke aynen benimsenerek, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olduğu, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınıla mayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı belirtilmiştir. Bu haliyle sigortalı olmak, kişi ba kımından sadece bir hak olmayıp aynı zamanda bir yükümlülüktür (M. Çenberci Sosyal Sigortalar Kanu nu Şerhi, 1985, sh. 90).
Bu nedenie, sigortalılık hakkından feragat edilemez. Kamu düzenini ilgilendiren bu tür tespit davaların da hakimin feragat nedeniyle davayı reddetmeyip özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir. Zira, sigortalı hizmet tespiti davasının açılması ile Sosyal Sigortalar Kurumu bir çalışma ilişkisinden haberdar olacak gerekhğinde müfettiş incelemesi yaparak re’sen prim tahakkuk ettirip, tahsil edecektir. Görüldüğü gibi hizmet tespiti davaları kurumun hak alanını da doğrudan ilgilendirmektedir.
Öte yandan, hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korun masıdır. Bu nedenle, bu davadan leragat eden davacı sadece açtığı davadan değil, “sigortalı oldu ğunun tespitinden’ yani ‘sosyal güvenlik hakkından’ vazgeçmektedir (Barış Duman Ankara 2002, 506 Sayılı SSK. Göre Hizmetlerin Tespiti. Yüksek Lisans Tezi, sh. 108).
Somut olayda davacı, işçilik alacakları talebinden vazgeçtiği gibi hizmet tespiti davasından da feragat ettiğini bildirmiştir. Dosyaya sunulan ibraname sigortalı olmak hak ve yükümlerinden kaçınmak ve vazgeçmek amacıyla düzenlenmiş olup davadan da bu nedenle teragat edildiği açıkça anlaşılmak tadır.
Oysa bu nitelikteki bir feragat uluslararası hukuk belgelerinde ve Anayasa’da yer alan ilkeler ile Sosyal
Sigortalar Kanunu’nun 6. maddesinin emredici hükmüne ters düşmektedir (10. HD. 01.02.1985, 85/223
E. 418 K., 10. HD. 01.06.l992tarih, 92/301 E. 61
O halde mahkemece, davanın yukarıda belirtilen bu hukuksal niteliği gözönünde bulundurulup, işin esasına girilip sonucuna göre karar vermek gerekirken feragat nedeniyle tespit davasının reddino karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ Dayalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulu ıle direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11 .02.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARSI OYYAZISI
Bozma kararı hizmet tespiti ile ilgili dava yönünden doğrudur (506 s. K. md. 6/3).
Ancak davacı bu istek yanında kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti de talep etmiş, dayalı Kurum vekil hizmet tesbiti davalarının kamu düzenine ilişkin oluşu yanında, feragat nedeniyle yargılama giderlerine hükmolunması gerektiği yönünden de hükmü temyiz etmiştir.
Bozma ilamında, hüküm sadece hizmet sürelerinin tesbiti yönünden bozulmuş, yargılama giderleri yönünden açıklama yapılmamıştır.
Direnme kararı ise, yargılama giderlerine hükmolunmaması gerekçesini de içermektedir. Direnme kararı kurum vekili tarafindan yargılama giderleri yönünden de temyiz edilmiştir.
Hüküm yargılama giderleri yönünden de kurum yararına alacak hakları ile ilgili olarak bozulması gerektiği görüşü ile değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
(16Ağustos 2004) 
     
Site içi arama:

ONURSAL GENEL BAŞKANIMIZ RIZA KUAS

ONURSAL GENEL BAŞKANIMIZ ABDULLAH KARACAN



 
 



Adres: Küçük Çamlıca Mah. Üçpınarlar Cad. No:83 RIZA KUAS Genel Merkez Binası 34696 Üsküdar İSTANBUL
Tel: (0216) 339 04 00 (Pbx) Fax: (0216) 339 23 13
E-Posta: lastik-is@lastik-is.org.tr



Her Hakkı Saklıdır. Copyright www.lastik-is.org.tr