"BİR DÖNÜM NOKTASI"
15 -16 HAZİRAN 1970 BÜYÜK İŞÇİ DİRENİŞİ Her ülkenin ve yine her toplumsal sınıfın tarihinde, yıllarca iz bırakan bir toplumsal dönüşümü gösteren gün veya günler vardır.
15-16 Haziran 1970 tarihi, Türkiye sendikal hareketinde çok önemli bir dönüm noktasıdır.
15-16 Haziran büyük yürüyüşü, işçi ve emekçilerin rast gele bir öfkesi değil, kararlı ve bilinçli bir tepkisiydi. DİSK’i kapatma isteklerine Türkiye işçi sınıfının bir yanıtıydı.
15-16 Haziran, işçilerin inandıkları dava uğruna güçlerini birleştirerek mücadele edildiğinde kazanımlar elde ettiğini gösteren bir derstir. Bu öyle bir derstir ki, siyasi iktidara yasayı geri çektirmiştir. Üzerinden 37 yıl geçse de öğretmeye devam etmektedir. Bugüne taşınması gereken en önemli yanı ise, işçilerin kendi örgütlülüklerine, sendikalarına sahip çıkma bilincidir.
1970’li yıllar siyasi ve ekonomik belirsizliklerin yaşandığı yıllardı. Dönemin hükümeti, uygulamaya koyacağı ekonomik önlemlerin faturasını işçilere ve emekçilere yüklemek niyetinde idi. Karşısında muhalif güçler istemiyordu. 1963 yılında yasalaşan sendika, toplu sözleşme ve grev yasalarında değişiklikler yapılmasının hazırlıkları el altından tamamlanmıştı. Tasarı 13 Haziran 1970’te TBMM oturumunda görüşülmeye başlandı.
Tasarı, işçilerin istedikleri sendikalara serbestçe üye olmalarını ve beğenmedikleri sendikalardan ayrılma haklarını güçleştiren, toplu sözleşme ve grev haklarını büyük ölçüde kısıtlayan hükümler içermekteydi. Sendikaların ülke çapında faaliyet gösterebilmesi için işkolunda sigortalı çalışan işçilerin en az üçte birini örgütlemesi barajı getiriliyordu. Ayrıca konfederasyonların faaliyet gösterebilmesi için ülke çapında sendikalı işçi sayısının üçte biri üyeye sahip olması barajı konulmuştu. Bu oran, DİSK’in üye sayısının bu oranın altında kaldığı tespit edilerek konulmuştu. DİSK ile birlikte işçi sınıfının kazanımlarının hızla yükselmesinden dönemin siyasi iktidarı rahatsız olmuştu.
Çalışma Bakanı Seyfi ÖZTÜRK’ ün “ Çok yakında DİSK’in çanına ot tıkayacağız” açıklamasından da anlaşılacağı gibi, amaçları net ve tekti. DİSK’in büyümesini engellemek.DİSK genel başkanı Kemal TÜRKLER, “Değişiklik DİSK’i kapatmayı hedeflemektedir. Tasarı Anayasa’ ya aykırıdır. İşçi sınıfımız DİSK’in kapatılmasına izin vermeyecektir.” Diyerek emekçilerin tavrını net olarak dile getirdi.
11 Haziran 1970 günü sendikamız LASTİK-İŞ’ in genel başkanı ve T.İ.P İstanbul milletvekili Rıza KUAS, TBMM’ de kürsüden çıkartılmak istenen yasayla ilgili olarak genel kurula şu sözlerle hitap ediyordu:
“ Bizim sendikalarla ilgili antidemokratik bir davranış karşısındaki tutumumuz açıktır. Tasarılar Anayasa’ ya aykırılıkları ile temel bir ilkeyi, yasaların Anayasa’ya aykırı olamayacakları ilkesini açıkça çiğnemektedir. Böyle olunca, Anayasa ilkelerini işlemez duruma getirecek bu tasarılara karşı işçiler ve sendikalar ve bu sendikaların kurduğu DİSK, Anayasal haklarını kullanarak sonuna kadar direnecektir. Bu tasarılar, bu nitelikleri ile yasalaştıkları takdirde, yine işçiler direnme haklarını sonuna kadar en etkin şekilde kullandıkları zaman, doğacak sorumluluk bu yasayı çıkartanlara ait olacaktır. Türk demokratik ve sosyal hayatı darboğazlara sokulmak istenmektedir. DİSK bu vahim duruma dikkatinizi çekmeyi bir görev sayar, adı geçen yasanın çıkmamasını dileriz.”
Bu uyarıları dikkate almayan dönemin siyasi iktidarı tasarıyı meclisten geçirdi ve yasalaştırdı.Tasarının mecliste kabul edilmesinden sonra DİSK yönetim kurulu,emeğin tüm haklarını elinden almak isteyen güçlerin karşısında direnme kararı aldı.
15 Haziran sabahı ‘’ ANAYASA ÇİĞNENEMEZ ! ‘’, ‘’DİSK KAPATILAMAZ ! ‘’ sloganlarıyla yürüyüşe geçen işçiler güçlerini göstermeye başlamıştı. Fabrikalar birer birer duruyor , işçiler yollara dökülüyordu.DİSK’in önderlik ettiği direnişe,Türk-İş’li ve örgütsüz işçilerde güçlerini birleştirerek destek veriyordu. Sayıları yüz binleri aşan işçiler üç koldan yürüyorlardı.İzmit,Gebze’den Kadıköy’e, Levent’ten Mecidiye köy ve Taksim’e , Bakırköy’den Topkapı ve Edirnekapı’ya kadar ulaşan işçiler demokratik haklarını yok etmeye çalışan egemenlere geçit vermiyordu.İstanbul’un ve Kocaeli’nin her yanı mücadele alanına çevrilmişti. İşçileri engellemek için Kadıköy’de kurulan barikattan açılan ateş sonucunda, Yaşar YILDIRIM , Mustafa BAYRAM ve Mehmet GIDAK adlı üç işçi yaşamını yitirdi. Kendilerini bu gün bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Dönemin siyasi iktidarı işçilerin bu büyük direnişi karşısında 16 Haziran’da sıkıyönetim ilan etti. DİSK yöneticileri tutuklanarak haklarında davalar açıldı. Bu davalar beraat ile sonuçlandı. İşçiler ve emekçiler aleyhine çıkartılan yasa “ ANAYASA’ YA AYKIRI OLDUĞU” gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliği ile iptal edildi.
Ancak, efsanevi genel başkanımız, büyük işçi önderi Rıza KUAS’ ın “Bu bitmeyen bir kavgadır, sürer gider” dediği gibi, işçilerin , emekçilerin haklarını yok etmek isteyenler yeni yollar aramaya devam etmektedirler.
Bugün 15 HAZİRAN 2007 ; 37 yıl önce direnmemize neden olan koşullar bugün daha da ağırlaşmaktadır. Yasakçı sendika ve toplu sözleşme yasaları, sendikal örgütlenme önündeki engeller, hükümetlerin ve işverenlerin toplu sözleşmeler üzerindeki baskıları, adaletsiz vergi ve gelir dağılımı, sosyal güvenliğin yok edilmek istenmesi çalışanlara mezarda emekliliğin dayatılması, sınırlı insan hakları gibi birçok sorun öncelikli olarak önümüzde duran görevlerdir.
Bu görevlerimizi yerine getirirken sahip olduğumuz tarihsel deneyim bizlere aynı kararlılıkla yolumuza devam etmemiz için güç veriyor. Bu uzun ve yorucu yolu birbirimize olan güven ve bağlılığımızla aşacağız.
YAŞASIN 15-16 HAZİRAN ŞANLI MÜCADELEMİZ
YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI
YAŞASIN DİSK
YAŞASIN LASTİK-İŞ
LASTİK-İŞ SENDİKASI
GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU ADINA
GENEL BAŞKAN
ABDULLAH KARACAN